Az Diyalog İle Çok Şeyin Anlatıldığı Filmler

Minimum diyalogla ekranlara kitleyen ve bir solukta izlenesi 6 muhteşem filmi sizler için derledik.

  • 19PAYLAŞIM
  • 3101OKUMA

Bir filmi kaliteli yapan konu değildir, aynı zaman da filmdeki diyaloglarda önemlidir. Sevdiğimiz filmlerin neredeyse hepsine filmdeki repliklerden dolayı aşık oluruz, fakat bazı filmler vardır ki, çok fazla diyaloğa ihtiyaç duymadan da bizi kendisine aşık eder. Bu tarz filmlere denk geldiğimizde sadece hayran kalmayız aynı zaman da o filmi izlerken yaşarız. Bu tarz filmlerden aklımıza ilk gelen birkaç filmi sizler için derledik.

1. The Artist

The-Artist

1920’li yılların sonunda Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek ‘teknolojik’ bir devrim yaşandı. Ses, “henüz hiçbir şey duymadınız” repliği ile film pelikülüne bir daha hiç ayrılmamak üzere girdi. Fakat sinema sektöründe yaşanan bu devrim boyutundaki bu değişim pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarstı.
Dönemin en karizmatik aktörleri arasında yer alan George Valentin (Jean Dujardin) de sesin beklenmedik biçimde sinema perdesine yansımasından payına düşeni alıyor. yanı başında boy gösteren taze ve güzel oyuncu Peppy Miller’ın ise aklı fikri şöhrette.

2. 2001: A Space Odyssey

2001-A-Space-Odyssey

2001: A Space Odyssey Kubrick’in hem dini göndermeleri hem de gelecek ile ilgili çok yerinde tespitleriyle en fazla tanınan filmlerinden biridir. Bir grup maymunun milyonlarca yıl önceki görüntüleriyle başlayan film onların arasına düşen bir parçayla değişime uğradıklarına vurgu yaptıktan sonra bir uzay aracına geçiş yapar. Bu keşif gemisi ayın yüzeyinin hemen altında gelişmiş bilgisayarları H.A.L. 9000 ile bir obje bulurlar. Filmin ilk sekansında maymunların buldukları obje ile aynı olan bu obje nelerin değişimine neden olacaktır?

3. Cast Away

Cast-Away

FedEx isimli tanınmış bir şirkette sistem analist uzmanı olan Chuck Noland şirketiyle ilgili sorunları çözmek için dünya genelinde seyahatler yapmaktadır. Uzun süreli bir ilişkisi olan ve yoğunluğundan dolayı evlenmeye bile fırsat bulamayan Noland Noel gecesi sırasında aldığı bir telefonda bir işi çözümlemek için Malezya’ya gitmesi gerektiğini öğrenir. Yola çıkan adam Güney Pasifik’te uçtuğu sırada uçak bilinmeyen bir sebeple düşer.
Bilincini kaybeden Noland uyandığında kendini ıssız bir adada tek başına bulur. Modern dünyanın nimetleriyle yaşamını sürdürmüş olan çaresiz adam bu adada ne kadar ayakta kalabilecektir?

4. No Country for Old Men

No-Country-for-Old-Men

1980 Teksas’ında ava çıkan bir Vietnam gazisi olan Llewelyn Moss bir kan gölünün ortasında kalmıştır. Gördüğü yer, işlerin yolunda gitmediği bir uyuşturucu anlaşmasının olay yeridir. Olayın yaşandığı yere yakın bir yerde içerisinde iki milyon dolar bulunan bir çanta bulur. Moss, peşine ölümcül bir kiralık katilin takılacağından bihaber bir şekilde bulduğu çantayı yanına alır. Moss’un peşine takılan soğukkanlı kiralık katil Anton Chigurh’un işini yarıda bırakmak gibi bir alışkanlığı yoktur. Birçok masumu ve suçluyu içerisine alacak nefes kesici bir takip başlar. Coen Kardeşler’e, filmin gösterildiği sene En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülleri de dahil olmak üzere dört Oscar kazandıran No Country for Old Men, bir yakın dönem başyapıtı olarak kabul ediliyor.

5. Gravity

Gravity

Dr. Ryan Stone zeki bir tıp mühendisidir ve emekliliğinden önce son görevine çıkan yetenekli ve deneyimli astronot Matt Kowalsky’nin yönetimindeki mekikte ilk uzay yolculuğuna çıkar. Herşey yolunda gibi görünürken rutin bir keşif yürüyüşü sırasında bir felaket yaşanır. Mekik çarpan bir cisim sonucu paramparça olur. İki bilim insanı uzay boşluğunda yapayalnız kalırlar. Yeryüzü ile iletişimleri tamamen kopmuştur ve sonsuz karanlıkla başbaşadırlar. Şimdi korkunun yerini panik alır, üstelik var olan sınırlı oksijenleri de gitgide tükenmektedir. İkili eve, dünyaya dönüş yolunu bulabilecek midir?

6. The Tree of Life

The-Tree-of-Life

1950’li yıllarda, Orta Batılı bir aileyi merkezine alan film ailenin en büyük oğlu Jack’in, çocukluk masumiyetinin kaybolmasından başlayarak buruk bir yetişkinlik evresine geçişini konu alıyor. Tam bu geçiş sürecinde de babası (Brad Pitt) ile yaşadığı çalkantılı baba-oğul ilişkisi, öykünün merkezine oturuyor. Jack’in olgunluk hali (Sean Penn) artık modern çağda yolunu yitirmiş bir bireydir. Kaderin varlığını ve çıkmazlarını sorgularken, diğer yandan yaşamın anlamını bulmaya çalışır…